19 Temmuz 2013 Cuma

Boheme

ELINA GARANCA-Gala Concert






Yine ben yine ben.Son zamanlarda sizlere Klasik Müzik ve Opera Festivallerini tanıtmıştım,programlarını yazmıştım ve bazı tavsiyelerde bulunmuştum yine bu etkinliklerle ilgili.''Gidin,gidin,GİDİN !! '' demiştim.Umarım gitmişsinizdir :) Gitmediyseniz de, biliyosunuz ki hala şansınız var. ''Aman yaa , opera falan çok entel dantel işler banane beni RocknCoke açar anca ! '' demeyin. RocknCoke açar açmasına,hatta beni de açıcaktı ben çok geç kalmış olmasaydım bilet almak için.Ona bir lafım yok yani,zaten onla ilgili de bir şeyler paylaşıcam.Ama siz yine de en azından sadece ruhunuza bir şeyler katmak için,ya da ne biliyim merakınızı gidermek için gidin,görün,dinleyin,izleyin :)


13 Temmuz akşamı 2.Opera Festivali'nin Denizbank sponsorluğu kapsamında Gala Konseri oldu.Ama ne gala konseri !


Yani ''İstanbul'da hala böyle insanlar kaldı mı yahu?!'' dedirticek cinsten tipler gördüm inanır mısınız? Böyle 70-80 yaşındaki teyzeler menekşe gözlü Elizabeth Taylor edasıyla süslenip püslenip gelmişler.Benim yaşlarımda 16-19 yaş aralığında ''farkını koymak'' amacındaki gençler böyle çiçekli böcekli fötr şapkalarla(onlardan biri de bendimmm :)) mini şortlarla gelmiş.Kimi de epey özenmiş -ki bu etkinliğe özenmicekler de neye özenicekler dimi ama ? - upuzun şık elbiseler ve bir kova makyajla gelmişler. Ama bunu önemseyip,değerini bilip,süslenmiş olmaları beni çok mutlu etti.
20.30daki konser için yine tüm ziyaretçiler Karakol Cafe'de yerini almış,kahvelerini yudumluyordu.
Ben de o sırada annem,anneannemle oturmuş türk kahvesi içerken -ve annemler sıkı bir muhabbete dalmışken- etrafı inceleyip,gelen geçeni yokluyordum ki.Tüm gençlerin,yaşıtlarımın yüzünde aynı ifadeyi gördüm.
''Sıkıcı mıdır ki acep?'' ifadesi,hani şimdi biz genciz ya. Opera filan açmaz ki biziiiii,biz böyle gidicez Armin van Buuren 'a ,Tiesto'ya kopucaz akıcaz falan yani.Anlatabiliyo muyum? :)
Ama yok işte,onlar da lazım,bu da lazım. Sadece sakinlik de olmaz,bayar yani.Ama sadece tepinmek de olmuyo bazen insan biraz dinlenmek ruhunu arındırmak falan istiyo.Bu yaşta bile.


Her neyse yine konser saati geldi,cafedeki herkes zengin kalkışıyla Aya İrini'ye doğru sürü şeklinde yürümeye başladı.Parfüm kokuları,konserden önce test edilmekte olan enstrüman sesleri ve daha önce -oldukça detaylı olarak- anlattığım üzere atmosferin etnik havası bizi yine aldııııııı götürdü rüyalar alemine ..




Konser sırasında neler olduğunu atlıyorum. Elina Garanca söyledi,Orkestra şefi yönetti,keman ve çello önderliğindeki orkestra da çaldı durdu demek isterdim.Ama orda olan herkes,olayın bundan ibaret olmadığını anlamıştır.Öyle ki,konser bittiğinde Elina'nın sesinin duruluğu ve pürüzsüzlüğü karşısında büyülenen bizler , alkışlamayı bırakmadık ve son 10 dakikaya sığdırdığı kapanış için seçmiş olduğu Carmen'i tekrar seslendirmesi  için adeta onu zorlar gibi olduk :) Kendisi de bizi kırmadı,selamlarını falan çoktan verip sahneyi terk etmiş olduğu halde geri geldi,alkıştan ve ilgiden mahcup,utanmış bir halde geldi ve.....Sonrasını hatırlamıyorum,ki zaten sonda dile getirdiği operanın ismini de bilmiyorum.Programda yazmıyor,çünkü tamamen bizim isteğimiz üzerine seslendirildi bu son parça. Ama bir insanın sesi -yüzünde o kadar rahat ve gevşek bir ifadeyle,sanki geçen gece izlediği filmi anlatırmışçasına gelişigüzel bir tavırla - opera seslendirirken,(yüzlerce insanın önünde bir de !) nasıl bu kadar İNANILMAZ çıkabilir? Ben hala algılamış değilim,yakında bir zamanda algılayabileceğimi de sanmıyorum.Siz başarırsanız,benimle de paylaşın lütfen :)


Ve konserden sonra imza almak için -imzalı resmi de bu yazıyla birlikte paylaştım,biraz karanlık çıkmış olabilir,malum flaşsız çektim heyecandan :) - girdiğim kuyrukta tanıştığım A.T.(isim vermesem daha iyi :))
nin söyledikleri karşısında şoka girdim diyebilirim. A.T Ankara'dan sırf onu izleyebilmek için -çünkü kendisinin Türkiye'ye ilk ziyareti dolayısıyla buradaki ilk konseriymiş- akşam uçağı ile bir günlük gelmiş ve yine sabah erkenden konserin verdiği mutlulukla geri dönecekmiş.18 yaşında bir mezzo soprano olup,Mimar Sinan'da üniversite eğitimini tamamlamak isteyen A.T.(Radikal gazetesi haber yazarıyım tabi ben ! ), Elina'yı idolü olarak görüyor.Ve tahmin edebileceğiniz üzere ben bu duyduklarım karşısında ambale oldum.Ve nasıl daha önceden ben bu harika sanatçıdan habersizdim diye hayıflandım durdum. Ve bir hafta sonra gideceğim İngiltere için oluşturduğum ''alıncaklar listesi''nin başına Elina Garanca CDsini yazdım.




Size de tavsiye ederim,eğer yakınlarda yurtdışına çıkacaksanız,CDsini almanız farz olmalı bence.Çünkü Türkiye'de satılmıyor.Ki zaten Deutsche Grammophon isimli bir universal music company tarafından çıkarılıyor tüm albümleri.


İşte böyle...
Sizlerle bu tür sanat/festival/eğlence etkinliklerini paylaşmak da ayrı zevk veriyor bana ve öyle olduğu için de yakınlarda ziyaret ettiğim İstanbul Arkeoloji Müzesi,Yerebatan Sarayı ve İstanbul Modern'deki yeni sergi hakkındaki yazılarım çok çok çok yakında sizlerle :)




Unutmadan,olur da piyano,keman vs bir enstrüman çalan veya operayla ya da müziğin herhangi bir koluyla ilgilenen varsa,Elina Garanca'nın gala programını merak etmiştir,eminim.Şahsen ben her parçanın başında ve bitiminde programı kontrol ediyordum piyanoyla ilgilendiğimden :)
İşte o muhteşem program :


Berlioz-Hungarian March , La Damnaton de Faust Op.24
Berlioz-l'ardente flamme,La Damnaton de Faust Op.24
Rossini-Overture to Guillermo Tell
Cilea-Acerba volutta....o vagabonda stella
Saint-Saens-Samson et Dalila
Gounod-Faites-lui mes aveux
Saint-Saens-Mon coeur s'ouvre a ta voix
Bizet-Farandole
Bizet-From the Opera Carmen
Prelude
Habanera
Entr'acte
Seguedille
Entr'acte
Chanson boheme 




-Boheme bir bombaydı.
(Paylaşmam şarttı bunu ,bulabiliyorsanız,onun yorumuyla dinleyin derim .)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder