19 Temmuz 2013 Cuma

Oscars '12 comments



And the Oscar goes to...



Merhaba,sevgili okurlarım.

Öncelikle mazeret üstüne mazeret gösterdiğimi bilmekle beraber,yoğun okul ve sosyal hayat temposu nedeniyle burasıyla uzun süredir pek ilgilenemediğimin farkında olup hepinizden teker teker özür diliyorum.
Ama hiç merak etmeyin bu günkü ani geri dönüşüm geçici olmayacak bu sefer ve her gün azar azar yazıp,paylaşımlarımın tadını damağınızda bırakmicam :)

evet,güzel bir #welcomebacktopic olarak tabii ki Oscarları seçtim.

Şahsen,yıllardır Oscar'ı Red Carpet başladığı andan ''en iyi film'' Oscar'ının verildiği o en heyecanlı son saniyelere kadar kesintisiz (ve tabii ki uyuklamadan :) ) olarak izleme şansım ve direncim olmamıştı.

Ama bu sene bütün Cuma gecesinden Oscar ruhuna girmiş gibiydim adeta. Cumartesi kahvaltımdan,uzun uzun okuduğum gazete fasıllarıma kadar her şeyi keyifle ve uzun tuttum.Yani gören de Los Angeles'taki Kodak Theatre'da sunuculuk yapacak olan veya ödül alacak olan Hollywood yıldızlarından biriyim.Bir yapmadığım süt banyom kaldı yani !

Tahmin edebileceğiniz gibi son bölümü biraz abarttım ama benim hissettiklerimi betimlemelerimle daha canlı göstermek istedim :)

Evet efenim,dediğim gibi bütün haftasonu bol bol Oscar tarihçesi hakkında bilgilendim,çok ilginç ve garip Oscarvari anektodlara rastladım , güldüm ve eğlenmeme baktım.

Sonra da hepimizin (yani en azından meraklılarının) bütün sosyal medya sitelerinden (twitter'daki Hash Tag olsun,Face'de Statusupdate'ler olsun,Bbm Status olsun,hatta başlı balına 9gag ekibi ve tumblr kullanıcıları bile..) heyecanla beklediği o an geldi.

Pazar gecesi 26 Şubat'ı 27 Şubat'a bağlayan o zaman dilimi.

Saatler 00.00'ı gösterdiğinde NTV ve cnbc-e kanalları naklen bütün programı bizlere hiçbir görüntü ve röportajı atlamadan sundu.Buradan iki kanala da sonsuz teşekkürlerimizi iletelim.
Ancak NTV ekibi, yayını orjinal dil üzerine direkt Türkçe çeviri koyarak beni her defasında biraz sinirlendriyor.Çünkü ben şahsen her şeyi orjinal dilinde ,ağızdan çıktığı dilde duymayı tercih ediyorum.Yani her defasında şu soruyu sormadan edemiyorum kendime: O kadar istiyorsanız altyazı koyun,direkt çeviri ne oluyor arkadaş?

Neyse artık bu da nazar boncuğumuz olsun.
00.00 itibariyle başlayan Red Carpet'ta ünlüler (magazin haberlerinin,Fashion Police'lerin ve ''yerli ağızla'' Moda avcılarının deyimiyle ) akını oldukça etkileyiciydi.
E , Red Carpet diyince , favorileri sıralamadan olmaz,buyrunuz bendeniz Turuncukiz'ın favori Red Carpet look'ları :) :


1.Gwnyeth Paltrow
2.Cameron Diaz
3.Jennifer Lopez
4.Angelina Jolie
5.Stacey Kiebler

Bu isimleri zaten görür görmez hemen twitter'da #bestdressed damgasını vurdum.Kaçmazdı yani :)


En kötülere gelirsek de,

1.Her ne kadar The Help filminden gerçekten innnnanılmaz etkilenmiş olup,her sahnesinde (tabii ki özellikle sonunda) çok duygulanmış olsam da ve Viola Davis 'in performansını gerçekten takdire şayan bulsam da onun o yeşil elbisesini ve vücuduna bırakın oturmayı , yakışmayan o elbiseyi gördükten sonra ister istemez yüzümü buruşturmuşumdur. Renk seçimi konusunda 'yeşil çok yanlış olmuş'luk bir iddiam yok ancak elbisenin kesimi ve ÖZELLİKLE göğüs dekoltesi hiç ama hiç ama hiiiiiç olmamış. Sorry,but seriously. demeden edemedim :(
2.Emma Stone !!! Ah Emma vah Emma sen ne yaptın?! Hele ki Emmy'lerde giydiği ve onu adeta bir tanrıça gibi gösteren elbiseden sonra bu hediye paketi görünümü hiç olmamış ! En son benim zihnimde kalan denemeyi Nicole Kidman yanılmıyorsam 2009 veya 2010 yılının Oscarlarında giymişti.Ama onun upuzun boyuna,ipince fiziğine ve incecik uzun boynuna çok yakışmıştı.Kurdelesi de hiç göze batmamıştı bana göre.Ama Emma Stone için aynı şeyi söyleyemeyeceğim,Nicole'ü ilham perisi yapmış iyi güzel hoş.Ama olmamış canım ya:)
3.Michelle Williams !! Dünya tatlısı minik prenses. Beni 'my week with Marilyn' filminde öyle bi büyüledi ki,dün gece içimden hep 'Best Actress'i almasını beklemedim değil.Ama oyunculuğu ne kadar iyiyse,giyim zevki de o kadar kötü. Tamam o şeker görünümlü kırmızı elbisenin üstünü ve taşlı aksesuarına kadar olan bölüme lafım yok,ama o kabarık kalkık eteğin altından sarkarak biçimsizce devam eden fırfırımsı eteğimsi garip biçimler/desenler nedir? Koca bir ooooof.


[Not olarak eklemeliyim ki,Tören'in ortasında Cirque du Soleil'in göz kamaştıran ve inanması güç şovları harikuladeydi. Ve bana göre en etkileyici ödül verme anı da Cameron Diaz ile JLo'nun seyirciye popo şov yaparak 'en iyi kostüm' ödüllerinin adaylarını sunuyor olmalarıydı.
Durum aynen şöyleydi: They've got it.They know it. ]



evet,yıldızları çekiştirmemiz bittiğine göree,şimdi asıl önemli olan kısma,yani gecenin amacına,yani 'SİNEMA'ya gelirseek,
Gece boyunca sahiplerini bulan ödüller şöyleydi:

En iyi yönetmen: Michel Hazanavicius-The Artist
En iyi film:The Artist
En iyi erkek oyuncu: Jean Dujardin-The Artist
En iyi kadın oyuncu:Meryl Streep-The Iron Lady
En iyi yardımcı kadın oyuncu:Octavia Spencer-The Help
En iyi yardımcı erkek oyuncu:Christopher Plummer- Beginners 
En iyi müzik:The Artist

genelde her defasında herkesin en çok merak ettiği sıralamalar bu şekilde oluyor.Hatta çoğu insan için en iyi film,kadın oyuncu ve erkek oyuncu kafi.Ama meraklıları için asla ! :)

Kalan ödüllere gelirsek,şöyle diyebilirim ki Martin Scorsese'nin HUGO'su teknik anlamda ne kadar ödül varsa hepsini sildi süpürdü.
Geri kalan favori filmlerinse dün gece şanslarına küstü :(

Nice güzel Oscarlara diyorum ve hiç gözümü kırpmadan izlediğim için kendimle [bir kez daha :) ] gurur duyuyor,her saniyesine değdiğini düşünüyorum. Neden mi?

Bu 'Neden?'i bugün okulda bir arkadaşımın bana yönelttiği ve beni şaşkına çeviren sorusuna verdiğim cevapla yanıtlamak istiyorum son olarak...

Arkadaşıma Pazar günü gün içinde günlük 7saatlik uykumu alıp alarm kurup uyandığımda sabaha kadar Oscar'ı izlediğimi anlatırken birden beni ''Şimdi Oscar'ı izledin de ne kazandın yaaa?!'' sorusuyla şaşırttı. Benim cevabımsa şöyle oldu : '' Ne mi kazandım? Kültür..Daha ötesi yok bence.''

Eminim bunu okuyanlar arasında halen Oscarı ve Oscarvari şeyleri ''kültür''den saymayanlar ve hatta küçümseyenler vardır,ama inanın böyle düşünen her zihniyet için üzülüyorum.Çünkü ''kültür'' hakkında yorum yapabilecek birikime bile sahip olmuyor böyleleri.Kimseyi gücendirmek istemem , tersine ''zararın neresinden dönülürse kardır.'' diyip, yukarıda sıraladığım filmlerden en azından bir-iki tanesini izlemelerini tavsiye ederim,hem de şiddetle. Çünkü sinema , yani film kültürü azımsanamayacak hatta her türlü abartılmayı hak edecek nitelikte bir birikim,kültür ve yaşam tarzıdır.

Hepinize sevgiler ..


[Aklıma geldi de,arada sırada ''Bunları Biliyor Musunuz?'' köşesi yapsam fena olmaz.
Örneğin hazır konumuz Oscar iken, şu soruyu her birinize sormak isterim. Hepimizin en azından bir kez aksanını tıpatıp benzetmeye çalıştığı Amerikalıların o meşhur ''And the Oscar goes to..'' cümlesinin aslında nereden geldiğini biliyor muyuz? Daha doğrusu şöyle söyleyeyim,''Oscar''ın neden ''Oscar'' olduğunu biliyor muyuz?
Rivayete göre her sene küçük(!) altın heykelciğin adı
, ödülün verildiği Tiyatro'nun sahiplerinden ve Organizasyon'un yapı taşlarından olan ünlü bir Amerikalı iş adamının sekreteri,heykelciği ilk kez patronunun çalışma masasında görünce aniden çığlık atıp ; '' AH,Bu minik adam Oscar Amcama benziyor!!!! '' demesiyle hayat bulmuş.
Evet,biliyorum komik,ama bir o kadar da şaşırtıcı geldi bana :) Aklınızda bulunsun,eğer de bir gün ''Kim Milyoner Olmak İster?'' tarzı yarışmalara katılmayı planlıyorsanız,her şeye hazırlıklı olmalı insan :) ]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder