19 Temmuz 2013 Cuma

ben Bertolt Brecht.

Ben Bertolt Brecht.
Sanattan vazgeçmemeye,vazgeçirmemeye devam ediyorum anlayacağınız üzere...

Bundan taaaa 2-3 ay önce Genco Erkal ve Tülay Günal'ın Kabare oyununa gittim. ''Ben Bertolt Brecht '' isimli.
Valla ne yalan söyleyeyim , daha güzel olamazdı.
Genco Erkal diyince zaten 'vasat' bir iş beklemek olanaksız. Tülay Günal 'ı ise ilk defa bu oyun sayesinde tanıdım. İyi ki de tanımışım.



İşte hikayeleri:



''   Şimdi Brecht Zamanı

Öyle yazarlarım var ki yıllar boyu peşimi bırakmıyorlar, peşlerini bırakmıyorum. İşte Nâzım Hikmet, Aziz Nesin… işte Brecht. Tanışmamız 60’lı yıllar. İlk Brecht oyunum Ankara Sanat Tiyatrosu’nda Asaf Çiyiltepe’nin yönettiği Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi, yıl 1966. Bir önceki oyunuma Nâzım Hikmet’le 35 Yıl demiştim. Demek ki bu yıl da Bertolt Brecht’le 46 Yıl diyebilirim. Gene uzun bir yolculuk.


Berlin’e gidip onun tiyatrosu Berliner Ensemble’la tanışmam. Zeliha Berksoy’la birlikte sürekli doğuya geçip Brecht oyunlarını defalarca izleyişimiz. Ardından Dostlar Tiyatrosu’nun kuruluşu. Mehmet Akan’la birlikte kotardığımız, Kafkas Tebeşir Dairesi’nden yola çıkarak Osmanlı dönemine, Celali isyanları ortamına uyarlanan Feleknaz Hatun ile Gülizar Kızın Analık Davası. 1978 yılında Brecht’in şiir, şarkı ve öykülerinden oluşturduğum ilk gösteri, Zeliha Berksoy’la birlikte oynadığımız Brecht Kabare. İki yıl sonra Mehmet Ulusoy’un olağanüstü yorumuyla Kafkas Tebeşir Dairesi.


1983 yılında 12 Eylül karanlığını delip aydınlatan Galileo Galilei. Baskının en yoğun olduğu günlerde Baro Han’daki tiyatromuzu bir direniş merkezine dönüştüren oyun. Ardından yeniden şiirlere, şarkılara dönüş ve ilk Ben Bertolt Brecht. Ve 87 yılında Dostlar Tiyatrosu’nun son büyük Brecht yapımı olan Bay Puntila ile Uşağı Matti.


97’de Zeliha Berksoy için uyarladığım Yosma. Brecht’le olan tüm uzun yolculuğumuz boyunca Zeliha Berksoy hep yanımdaydı. Brecht’in şarkılarını Türkiye’de tanıtan, yıllar boyu Kurt Well’ların, Hans Eissler’lerin vazgeçilmez, üstün yorumcusu hep oydu. Onun tiyatromuza katkılarını unutmak mümkün değil. Yosma’dan bu yana, Yaşasın Savaş adlı gösterimizdeki alıntıları saymazsak 15 yıl Brecht’siz bir tiyatro yaşamım oldu.


Onun için şimdi Brecht zamanı diyorum. Marks’ın Dönüşü’nden sonra bu da Brecht’in Dönüşü olsun. Onun o sivri dilini özledik. Düşünmeyi keyfe, eğlenceye dönüştüren zekasını, gülmece dehasını özledik. İnsanın gözünü açan, ufkunu genişleten, sorduğu sorularla kışkırtan, uyaran, baştan çıkaran yazarımızı yeniden sahneye davet ediyoruz. Günümüz üstüne söyleyeceklerini dinleyelim. Bir de onun gözüyle bakalım Nereye Gidiyoruz?


Brecht’in şiirleri, şarkıları epey uğraştırdı bizi. 1978’de Brecht Kabare Ankara turnesinde yasaklandı. 12 Eylül döneminde sahnelediğimiz, Nazım Hikmet, Haldun Taner ve Aziz Nesin’in yapıtlarının yanı sıra Brecht’in şiir ve şarkılarının yer aldığı Her Gün Yeni Baştan yasaklandı. Bakalım bu kez Brecht usta ülkemizde nasıl karşılanacak?


Hınzır yazarımız sanki bugünleri, bizleri düşünerek yazmış kimi şiirlerini. “Baskının arttığı günlerde karar verdi bizimki/ ekmeğinden olmamak için/ ağzını sıkı tutacaktı” diyor. “İnsanların nasıl alınıp satıldığını gördüm/ insan pazarlarında” diyor. İsyan ediyor: Bozuk adalet yeter artık. Acemi ellerde yoğrulan, iyi pişmemiş adalet yeter. Yeter dura dura bayatlayan adalet.     ''




                       Rolden role kılıktan kılığa giriyor iki sanatçı da sahnede. Büyüyorlar büyüyorlar yüce birer varlık haline geliyorlar adeta. Tülay Günay hele. Bir görseniz. Sanki bir opera sanatçısı,bir diğer alter-egosundaysa bir hayat kadını. 
Güle oynaya , güldüre oynata 1.5-2 saati geride bırakıyoruz onlarla. Ve inanın bana bir tek izleyici bile yerinde durmadı alkış safhasında. Herkes istemsiz olarak ayağa kalkmak , bu iki dahiyane yeteneği ayakta alkışlamak,saygı duruşunda bulunmak istedi adeta. İlk başta diretip yerine yapışmış gibi oturanlar olmadı mı? Oldu elbet. Ama onlar da eninde sonunda pes etti. Kalktı ayağa,haklarını verdi büyük sanatçılarımızın.




                     Bu haftasonu da tesadüfen bahçemde pazar keyfi yaparken;ayağımı uzatmış gazetemi okurken bir de ne göreyim ? Haftasonunun konuğu Tülay Günal olmuş . Ben tabii o karakteristik yüzü daha ismini görmeden tanıdım,nasıl unuturum ki. Meğer Tülay Günal ne işler başarmış,ne kadar geç keşfedilen bir cevhermiş de haberimiz yokmuş. Oldukça etkileyici bir oyunculuk kariyeriyle,önemli oyunlarda aldığı büyük rolleriyle ve Ankara Devlet Tiyatrosu'nun bir gözbebeği olarak devam eden mesleğini en iyi şekilde icra ediyor kısaca. Bir başka deyişle de Ankara-İstanbul arası mekik dokuyor denebilir..


                      Sanatçı, '' Ben Bertolt Brecht'' oyununun onun hayatında adeta bir dönüm noktası olduğunu söylüyor. O oyun oynanmaya başladı başlayalı teklifler durmuyormuş tabiri caizse. 
                
                        Bize de bir şey demek düşmez. Aynen devam etsin  Tülay Günal. Etsin,etsin ki bizler de bol bol izleyelim :)








                           Ancak Genco Erkal'ı belirtmeden olmaz. Sonuç itibariyle birçok şaheser niteliği taşıyan oyunu/yazısı/eseri gibi bu oyunu da hem yöneten hem uyarlayan hem oynayan,hem de Tülay Günal'ı bu rol için dört dörtlük bir uzakgörüşlülükle seçip kendine sahnede arkadaş belleyen o dahi Genco Erkal'dır. O,ülkemizde hak ettiği değeri çoğu zaman bulamasa da,dur durak bilmeden çalışmaya,gelişmeye,geliştirmeye devam ediyor. İnanmayacaksınız ama bu seneki Fashion Week '12 organizasyonuna bile katılmış,en önden pür dikkatle defileleri incelemişti. Her alanda hem bu kadar bilgili olup,hem de hala kendini geliştiriyor olmaya devam etmesi takdire sayan niteliklerinden yalnızca biri. 
Ama zannetmeyin  ki işkolik :) Yılbaşı için ailemle gittiğim Atina'dan dönerken Atina Havaalanı'nda ona  Dış Hatlar Terminal'ine doğru ilerlerken de rastlamıştım. E malum,çok beğendiğim , kendime idol aldığım bir şahsiyet. Sürekli karşıma çıkarıyor onu tatlı tesadüfler :)
                                  Yani uzun lafın kısası, siz siz olun bir Genco Erkal oyunu izlemeden 'tiyatroyla ilgileniyorum' triplerne girmeyin :)








Hepinize bol sanatlı günler diliyorum ....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder