27 Temmuz 2013 Cumartesi

Gerçeğin Eriğimsi Tadı -

Yazmakta -oldukça- geç kaldığım bir başka post.

Adı: Documentarist (5.İstanbul Belgesel Günleri)
Tarihler: 1-6 Haziran 2012

İşte bu da 2012 için ayrılmış tematik reklam afişi :




''ERİK Mİ?ERİK DE NERDEN ÇIKTI CANIM?!'' diyenlere;

Eriğin,daha doğrusu popcorn kovasından taşan eriklerin elbette bir anlamı yok değil.

Durum şöyle: 

Eriğin 'ekşi ama bağımlılık yaratan'  tadını belgeselle özdeşleştiren festivalin tanıtım filmlerinde,sinemada patlamış mısır kültürüne karşı alternatif olarak erik sunuluyor.

İlgi çekici öyle değil mi?



Bu seneki festivalin onur konuğuna gelince : yaşayan efsane belgeselcilerden olan Heddy Honigmann.
Filmlerinden oluşan kapsamlı bir retrospektifle ağırlanan yönetmen,bu kez hem gösterilere katılıp soruları yanıtladı ; hem de başlı başına 'sinema dersi' verdi.





Bu seneki özel programdaysa ''Uluslararası Panaroma'' başlığı altında son dönemin ödüllü belgesellerinden önemli bir seçki vardı.



Türkiye'den ise , çoğunluğu genç yönetmenlerin filmlerinden oluşan 25 film yer aldı.

Yurtdışından 30'un üzerinde konuğun katıldığı festivalde -gerçeğin 'eriğimsi' tadını andıran - 90'a yakın film sunuldu.




Festival haftası boyunca  Hollandalı eğitmenlerle  gerçekleştirilen ''Yaratıcı Belgesel Geliştirme Atölyesi''
başta olmak üzere ; sinema dersi,panel,söyleşi,multimedya gösterileri gibi pek çok yan etkinlik de programda yerlerini aldı.Kısaca Haziran '12 boyunca İstanbul'da ''belgesel'' konuşuldu.



İki yıldır ciddi anlamda takip ettiğim film+belgesel festivallerinin başında gelenlerden biri de Documentarist'tir.

Bu sene açılış 1 Haziran Cuma günü Akbank Sanat,FransızKültür,Aynalı Geçit Etkinlik Mekanı,Salt Beyoğlu ve Salt Galata olmak üzere 5 farklı mekanda eş zamanlı farklı seçkilerle yapıldı.

Benim payıma ise, yolumun üstü olması sebebiyle Salt Beyoğlu düştü.

''FAMU Film Selection-1'' adlı 2 saat süren seçki , işi gereği çeşit çeşit Avrupa ülkesinde bulunan ve gazeteciliği ''hakkıyla'' yapan bir kadın yazarın hikayesiydi temelde. Kendini belgesele almış olan bir yazar. 
Ama 'otobiyografik' bir çalışma olması beklenirken ; belgeselin aslında ana kişiden çok , kişinin bulunduğu ülkelerde maruz kaldığı haksızlıklara ışık tutar nitelikte olduğu anlaşılıyor.


Başlangıç için çok iyi ve çarpıcıydı diyebilirim.

Yani o erik tadını aldım .

Ne yazık ki,programlarımın denk düşmemesi sebebiyle o hafta bir daha bu gösterimleri izleme fırsatım olmadı.
Ama seneye Haziranın ilk haftasını olabildiğince boş tutmaya çalışacağım.

Sizlere de tavsiye ederim,hiç pişman olmazsınız.

Hem biraz erik yeriz fena mı? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder